Monday, April 9, 2012

Boris'in bisikleti


Cocukken yazları en büyük eğlencemiz bisikletlerimize atlayıp maceralı yolculuklara çıkmaktı. Ilk bisikletim kardeşimle ortak kullandığımız sarı kırmızı bir BMX'di. Sonra o büyüyüp bisiklete adamakıllı el koyunca bana yenisi alındı. Beldesan Kuğu! 80'lerin sonunda kız çocuklarının rüyalarını süsleyen bisiklet. Aslında bana kalsa bir dağ bisikletini tercih ederdim. öyle olsaydı daha iyi olurdu zira narin kuğumun canını acıttığım çok maceram oldu. Bizim yazlık evin arkası o zamanlar boş tarlaydı. Hafif eğimli yer yer taşlık bir arazi düşünün. Canım arkadaşım Sinem'le yukarı çıkar aşagı doğru kaptırırdık. O her zaman daha temkinliydi ama ben akrobatik hareketler denemeyi severdim. En sevdiğim ellerimi bırakıp pedal çevirmekti. Yine böylesi bir deneme esnasında yokuş aşağı inerken dengem bozuldu ve üç takla atarak bisikletten düştüm. Sinem arkadan geliyordu. Beni yerde görünce çıglık attı. Bisikletin arasına sıkışmıştım, başımın hemen yanında da büyükçe bir taş vardı. Sinem kafamı taşa çarpıp bayıldığımı düşünmüş. Ben gozümü açınca derin bir oh çekti. Bisikletin fren kolu kasığıma girmiş. Hala izi var. Bu olay sonrası 1 hafta sokağa çıkmam yasaklandı. Evde oflaya poflaya oturdum. Sonra yine başlasın macera!

Havalı lise yıllarında bisikletle arama mesafe girdi. Artık yazlık eve pek gitmiyorduk, bisiklete binmek yerine başka şeylerin peşinde koşuyordum. Universite yıllarımda o zamanki erkek arkadaşımla sık sık Büyükada'ya giderdik. Ada yeniden bisikletle aramızı yaptı.
Malum Istanbul'da bisiklete binecek pek yer yok. Anadolu yakasında oturanlar şanslı ama bizim yakada bırakın bisiklete binmeyi yürümek bile zor. Ben de bisiklete binmek için her firsatta atlar adaya giderdim.
Londra'ya geldikten sonra artık bisiklete binmek için uzun yolculuklar yapmama gerek kalmadı. Bisiklet hayatımın bir parçası oldu. Boris sayesinde...

*

Boris Johnson, tam adı Alexander Boris de Pfeffel Johnson, Londra'nın belediye başkanı. 1964 doğumlu,  Muhafazakar Partili politikacı, politikaya atılmadan önce gazetecilik yapıyormuş.
Kariyerine The Times'da başlamış. Sonra The Daily Telegraph'da çalışmış. En son olarak da The Spectator dergisinin editörluğünü yapmış. 2001'de parlementoya girmiş. 2008'de de belediye başkanı seçilmiş. Annesi Türk asıllı!
Boris Johnson hali hazırda Ingiltere'nin politik arenasında en renkli simalardan biri. Sadece kızıl dağınık saçları, heyecanlı konuşmaları nedeniyle değil cin fikirli projeleriyle de hayli dikkat çekici bir şahsiyet.

Orneğin 2008 yılında toplu taşım araçlarında alkol kullanılmasına kafayı takıp bir proje yaratmış. Aynı yıl Haziran ayından itibaren metroda, otobüslerde, DLR'da içki yasağı getirmiş. Sonra national rail trenleri de buna dahil olmuş. Ama Londra ahalisi sessiz kalır mı? Yasaktan bir gün once yüzlerce kişi Londra metrosunda eylem yapmış. 6 istasyon kapanmış, çok sayıda tren hasar görmüş, görevli ve polisler saldırıya uğramış ve 17 kişi tutuklanmış.

Bugünkü durum: her yerde içki içebilirsiniz!

Boris çok tartışmalı bir karakter. Biraz Slyvester (The Cat) gibi. Söz konusu içki yasağı gibi başka cin fikirleri de var. Ama son cin fikri tartışmasız iyi fikir!

Boris Ingiltere'nin en büyük bankalarından Barclays'i arkasına alıp bir şehir bisikleti projesi inşa etti. Sehrin her yerine bisiklet istasyonları kurdu. Bu istasyonlardan bisiklet kiralayıp şehirde nereye gitmek isterseniz gidiyorsunuz. Bisiklet icin günlük 1 pound deposit odeniyor. Sonra saat başı ücret tarifesi var. Cok pahalı sayılmaz. Ilk yarım saat ücretsiz mesela. Her yerde istasyon olduğu için bazı akıllılar yarım saatte bir istasyonlarda bisikleti degiştirip beleş seyahat ediyor. Bisikleti geri getirmemek pahalı ama. Yaklaşık 150 pound gibi bir cezası var-her gün için!

*
Londra'da bisiklet bir ulaşım aracı. Dolayısıyla park ücreti tahsis ediliyor. Olmaz vermem ben der, ortalığa bırakırsanız, donüşte pek yerinde bulamıyorsunuz. Bu park sorunu nedeniyle ben hala kendime bir bisiklet almadım, Boris'in bisikletlerini kullanıyorum. Bazen işe gidip gelirken ama çoğunlukla da parklarda ve evimin yakınındaki kanal boyunca bisiklete biniyorum. Old Street'deki istasyondan bisikleti alıp Regent's Canal'a iniyorum. Hackney'e doğru kıvrılıp Victoria Park'a ulaşıyorum. Bu rota yorucu iş günleri sonrası yorgunluğumu, uykusuz geceler sonrası kafa bulanıklığımı yaklaşık 1 saat içinde ortadan kaldırıyor.





No comments:

Post a Comment