Sunday, April 22, 2012

Broadway Market


                         
14 Nisan 2012. Bugün Atlas ve Mouse ile tanıştım. Broadway Market’da, her zamanki yerimde oturmuş Henri Cartier Bresson’un  fotoğraf üzerine yazılarını (The Mind’s Eye) okuyordum. Önce Mouse geldi. Güzeller güzeli... Uysal, ağırbaşlı, canayakın gri bir tazı. Yanıma oturdu. Beni izlemeye koyuldu. Kahvemi kokladı, pek hoşuna gitmedi. Yan masaya döndü. Sonra tekrar bana baktı. Ben de ona… Birkaç dakika göz göze daldık. Sonra ben kitabıma o yan masadaki eğlenceli şeylere döndü. Derken Atlas geldi. Ayağında kırmızı converseleri, boynunda çiçekli kırmızı beyaz bir fular. 1,5 yaşında karpuz reçeli bir oğlan çocuğu. Annesinin elinden kurtulup Mouse’a yanaştı. Mouse sessiz sakin onu kokladı.
Atlas elini uzattı, Mouse patisini...
Mouse havladı, Atlas kahkaha attı.
Tam 1 saat birlikte oynadılar.  Ben de kitabı bıraktım onları seyrettim. Nefisti !
*
Yanımda fotoğraf makinem yoktu. Atlas ve Mouse’un o güzelim hallerini görüntüleyemedim ama elimde bol bol Broadway Market fotoğrafı var. Çünkü burası benim gizli bahçem. Bazı şeyler en iyi göz önünde gizlenir! Hadi o zaman size biraz Broadway Market’dan bahsedeyim:
Angel’daki evimi çok tesadüf eseri buldum. Angel adının güzel, evin işe yakın olmasının dışında buralara dair bildiğim pek şey yoktu. Bir gün ofisteki kızlardan biri nerede oturduğumu sordu. Angel’da dedim; “Aslında tam merkezde değilim, Regents Canal’ın yanındayım. Angel ile Old Street arasında bir yerlerde...”  Kız bana Broadway Market’a gidiyor musun diye sordu sonra. Broadway Market’ı duymuştum ama bana yakın olduğunu bilmiyordum. Hayır dedim. Sonrasında tam 2 hafta Broadway Market aradım. Haritadan bakıyordum, eve çok yakındı ama bir türlü bulamıyordum. Bir pazar yine ben Broadway Market ararken, sokakta yine ofisten biriyle karşılaştım. “Ne yapıyorsun” diye sordu. “Broadway Market’ı arıyorum” dedim. “Gel ben seni götüreyim” dedi!
Eve o kadar yakınmış ki önce buna çok bozuldum. Sonra beklediğimden küçük ve sıradan buldum. Ama sonra her gittiğimde ayrı bir detay keşfettim ve git gide daha çok sevdim.
*
Broadway Market London Fields’den Regent’s Cannal’a uzanan küçük bir cadde. Doğu’da Hackney sınırları içerisinde bulunuyor. Eski zamanlarda burada meyve sebze pazarı kurulurmuş. 2000’li yıllara kadar pazar küçülmüş küçülmüş, sadece birkaç tezgah kalmış. Sonra 2004 Mayıs ayında cumartesi günleri yeniden kurulmaya başlamış. Şimdilerdeyse capcanlı ve tezgahlarında sadece meyve sebze değil çiçekler, pastalar, ekmekler, kitaplar, plaklar da bulmak mümkün. Londra’nın bohem ahalisi buralara yerleştikçe cadde daha da kimlik kazanmış. Pazarın etrafında harika kafeler, publar, kitapçılar, butikler filan falan da var.
Çok beğendiğim bir şahsiyet olan David Cronenberg’in 2007 tarihli Eastern Promises filmi Broadway Market’da geçiyor. Sonradan öğrendim, pek çok başka film de çekilmiş burada. Cronenberg’in filminde bir berber dükkanı vardı. Orayı tespit edemedim henüz ama favorilerimi bağımsız bir kitapçı olan Broadway Bookshop, harika kahveler yapan ve köşesinde Jim ve Jack’in çaldığı L’eau a la Bouche, kanaldan caddeye girer girmez solda bulunan ve adına hasta olduğum çiçekçi Rebel Rebel ile her seferinde olur olmaz plakları sorduğum, sonraki hafta bulup getirdikçe arkadaş olduğum Nick amcanın tezgahı olarak sıralayabilirim. Ha bir de Cat&Mutton var. Sokakta ayaküstü, plastik bardaklarda bira içip yabancılarla (!) kaynaştığımız bar...
Broadway Market en çok Cuma ve Cumartesi günleri şenlikli oluyor. Ama hafta içi bence daha güzel çünkü sessiz sakin, kendi halinde… Tam bana göre !






No comments:

Post a Comment