Tuesday, April 10, 2012

Postacı


                         

SE10 8UG, N1 7BE, EC2A 1PQ, E1 6BG, W9 2BT, N1 0RW, W1D 4HT… Posta kodları bunlar! Londra herşeyden çok postakodu demek. Burada işler hala, bizim Türkiye’de çoktan unuttuğumuz posta üzerinden dönüyor. Faturalar, banka ekstreleri, konser biletleri, mobilyalar, herşeyin ama herşeyin yolu postadan geçiyor. Pasaportunuzu, kimliğinizi bile postayla gönderiyorlar. İşte bu yüzden posta kodu da posta kutusu da çok önemli.

Londra’nın ruhuna yaklaşmak için gelmeden önce İstanbul’daki arkadaşlarıma birer kartpostal vermiştim, bana yazın gönderin diye…
Sadece birkaç tanesi yazıp gönderdi. Gönderenlerin de çoğu, yurtdışında doğmuş büyümüş ya da bir süre yaşamış olanlardı. Önce bozuldum bu duruma, ama sonra hak verdim. Dedim ya biz Türkiye’de postayı çoktan unuttuk, böyle bir alışkanlığımız kalmadı ki.

Londra sokaklarının en önemli 3 ikonik karakteri arasında posta kutuları da yer alır (diğer ikisi routemaster (kırmızı otobüs) ve telefon kulübeleridir) Evlerin posta kutularıysa şahanedir. Benim öyle şık bir posta kutum yok. Ama posta aralığı olan bir kapım var. Buradan fırlatıyorlar zarfları. Büyük birşeyse gelen o zaman kapıyı çalıyor postacı!

Geçenlerde ilginç bir şey oldu. Kapıyı açtım, baktım ne var diye, sarı bir zarf gördüm. Bana değildi. Alt katta oturan evsahibime de değildi. Bir kadın adı yazıyordu üzerinde, adres benim adresti. Ve zarf bir müzik dükkanından gelmişti. İyice merak ettim. Kediyi merak öldürür; açıp baktım içinde ne var diye. Harika bir mızıka çıktı. Üzerinde işlemeler olan gümüş kaplama bir mızıka! Hemen zarfa geri koydum, ertesi gün evsahibime sordum. Benden önceki kiracıymış. Kızın yeni adresini buldum ve zarfı ona gönderdim. Eline ulaştı mı bilmiyorum...

Londra’da bu posta konusu mühim, Royal Mail hayatın bu kadar içinde olunca ben de havaya girip İstanbul’daki aileme, arkadaşlarıma çok sık posta gönderir oldum. Ancak ne yazık ki Türkiye’de posta alışkanlığı kalmadığı gibi posta sistemi de pek iyi işlemiyor. Birkaç tane adresine ulaşamayan postam oldu. Aralarında bana geri gelenler var, akıbeti belli olmayanlar da.

Posta çok romantik bir şey ayrıca. Mektup kağıtlarından zarflara, adresi yazdığın kalemden zarfın üzerine yapıştırdığın pula kadar bir dolu detayı var. Kırtasiyesi bol. Şu sıralar olimpiyat pulları var mesela. Kraliçe’nin jübilesi için basılan özel pulları da yine bu sıralar bulmak mümkün.
Pul koleksiyonum olsa hepsinden alırdım, ama yok!



No comments:

Post a Comment